Gülhan Berkman

Odak

Tam bilgisayarın başına şu satırları yazmak için oturuyorum ki, içeriden bir ses;

– Anne kahvaltı hazır mı?

Öncelikli “Anne” kimliğim devreye girdiği için, bilgisayarı bir kenara bırakıp hemen mutfağa koşuyorum. “Anne”lik işim bitene kadar görevdeyim. Her şey o bağlamda sona erdiğinde, tekrar bilgisayarın başına geçiyorum ama… Yazıya dair az önce zihnimde oluşan tüm fikirler uçup gitmiş bile. Hatta yazmayı düşündüğüm konu, bana artık anlamsız geliyor… Bir an, yanı başımda duran telefonuma gözüm ilişiyor, hemen elime alıyorum. Zihinsel hazır oluşum gerçekleşene kadar hiç olmazsa sosyal medya gönderilerime göz atarım ve günlük beğenilerimi yaparım. Bugün doğan tanıdıklarım kimlermiş bakalım… Hımm aslında şu özel gün mesajını sosyal medyada paylaşsam iyi olur. Aaa işte ilginç bir haber: “ İzmir parası ve İzmir bayrağı… “ Ne diyor? Kırk çeşit yumurta pişirme tarifi mi? İçeriden bir ses ;

-Anne o dondurmayı yemekten sonra yiyebilir miyim? –Evet olur kızım. “Tamam da, bugün ben ne pişireceğim? “Şimdi maillerime bir bakayım acil yanıt vermem geren bir şey var mı?” “Ah… iyi ki bakmışım maillerime, az daha şu semineri kaçıracaktım .” “Saat kaç oldu?” “ Yine aynı konu, ne pişirebilirim ki bu saatten sonra? “ Telefonum çalıyor önce onu açayım konuşurken bir yandan da ne pişireceğime bakayım mutfakta. Off bulaşıklar da birikmiş, yerleştirmek lazım ama iş görüşmesi yaparken de ses olmasın şimdi… Daha sonra bulaşıklara bakarım, ne konuşuyorduk?

– Pardon bir an için tam ne söylediğinizi duyamadım tekrarlar mısınız sanırım hatlarda bir problem var…

 “ Aaa Gülhan… Biliyorum bu doğru değil tabii, ama ne deseydim? Bulaşıklar birikmiş de onları görünce söylediklerinize odaklanamadım mı demeliydim?

Evden çalışmak; kimi yönleriyle güzel gibi görünse de, daha önce bu anlamda deneyimi olmayanlar için, çok farklı hatta kimi zaman ofise gitmekten çok daha yorucu bir deneyim oldu. Konuştuğum pek çok kişi bu süreçte , toplantıları, eğitimleri, işleri dengeli bir şekilde yürütmekte oldukça zorlandığını söylüyor. “Evde kaldık ve işleri yürütmeye çabaladık ama ortamdan dolayı tam olarak da odaklanamadık” diyorlar. Aslında yapılan işe konsantre olmak, sadece işini başarılı bir şekilde yapmak için değil sağlıklı ve mutlu ilişkiler kurmak için de olmazsa olmaz bir konudur. Bir şeyler anlatırken karşınızdaki kişinin odağına sizi alarak dinlemesini siz de istemez misiniz?

Dış dünyada Büyük küçük hepimizin maruz kaldığı bilgi bombardımanı, dikkat dağınıklığının çok yüksek seviyelerde olmasına neden oluyor. Televizyonlar akıllı telefonlar, tabletler, reklam panoları gibi etrafımızda pek çok uyaran olduğundan, dikkatimizi belli bir konuya vererek odaklanmakta çoğu zaman güçlük çekiyoruz. Zihnimiz, aynı anda birden çok iş ile meşgul olduğu için de, bölünmüş bir şekilde ondan istenilen görevlere çaresizce yetişmeye çalışıyor. Tabii ki bu zihin yoğunluğu, çevremizden gelen uyaranlara karşı dürtüsel tepkilerimizi kontrol etmekte de zorlanmamıza neden oluyor. Nasıl ki bir büyüteç, güneş ışınlarını toplayarak enerjisini odaklayabiliyorsa, beynimizin de gücünü ortaya çıkarabilmesinin yolu, konsantre olmayı başarabilmekten geçiyor.

Peki bu nasıl mümkün olacak ? Diye düşünüyorsanız size birkaç öneri verebilirim: öncelikle elinizin altındaki telefonları bir kenara bırakmak ile başlamanız gerek, onu sessize alın ya da uzak bir yere koyun. İşinizi telefon ile yönetiyorsanız da 15 er dakikalık süreler belirleyip sadece bu aralıklarda telefonunuza bakmayı deneyebilirsiniz. zamanla bunun size iyi geldiğini göreceksiniz. Zihnimiz, çoğu zaman, geçmiş ve gelecek arasında mekik dokuduğu için şimdiki anda kalamaz ve asıl önemli olan şeylere odaklanmakta zorlanır. Anın içinde kalabilmek, odaklanma gücünü en yüksek düzeye çıkaran ilk faktördür. Bunun için de; mindfulness teknikleri, düzenli meditasyonlar yapmak, bizdeki odaklanma, konsantrasyon gücünü üst seviyelere çıkarabilir.

Odaklanmayı kolayca başarabilen insanların ortak noktalarından biri, sevdikleri bir şey ile uğraşıyor olmalarıdır .Çünkü severek yaptığınız şeye önem verirsiniz. Zevkli ve eğlenceli bir işle uğraştığınızda zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Zaten odaklanma ile ilgili en büyük sorun da yaptığınız şeyin size sıkıcı gelmesidir. Konsantre olmak istediğiniz şeyi, bir oyun haline getirebilirseniz ona odaklanma süreniz de artar. Bir de çoğu zaman sorun, büyük resimle olan bağlantıyı kaybetmektir. Yaptığınız şeyin o büyük resim ( vizyon) ile bağlantısını hayal ederseniz o işi yapmak size çok daha anlamlı ve keyifli gelecektir. Bir başka odaklanma tekniği de 10 dan geriye saymak veya 10 kez derin nefes alıp verirken de kendinizi “şu an tüm gücümle yaptığım işe konsantre oluyorum ve her şeyimle buna odaklanıyorum.” gibi bir telkin ile yönlendirebilirsiniz.

” Ohh sonunda yazımın başına tekrar oturabildim… Kulaklığımı takıp bir de konsantrasyon müziğini de açtığım zaman tamamdır… Ne diyorduk?

Sevgiyle Kalın